18 Eylül 2015 Cuma

Bir Cahilin Sosyoekonomik Notları: Sosyal Bilimler İçin Murphy Yasaları


Bir mühendis olarak toplumsal bilimlerden pek anlamamam hoş görülebilir. Bu konudaki bilgisizliğime bakmadan görüş belirtmeye kalkmam da tepki çekebilir.

Yine de bu konuda uzman olarak konuşan bazılarını gördükçe, kültürel yapının toplumla ve onun ekonomik temeliyle ilişkisi üzerine birkaç söz söylemek istiyorum. Elbette bu konuda bilim insanları gerçeği bulmak, onda gizli ayrıntıları ve ilişkileri açığa çıkarmak için çok değerli çalışmalar yapmıştır. Ama birkaç söz de ben etsem ne sakıncası olur?

Herhangi bir kültürel ürün üretilmesi için olduğu kadar tüketilmesi için de sağlam bir altyapıya gerek duyar.

Yaşanılan bölge bunun için yeterli değilse bile çevresine karşın kendini geliştirenler çıkabilir. Ama genelde bakıldığında insanlar bulundukları toprakta, onun koşullarına göre yeşerirler. Hele kuraklık dönemlerinde işleri daha da zordur.

Geçmişin tüm birikimlerine ulaşma şansını bulmuş, doğayı ve insanı kendi duyarlı yorumuyla anlamaya çalışan bir Fazıl Say ile fabrikadan yorgun dönen babasının öfkesiyle ezilip ağlayan annesinin çığlıkları arasında sıkışıp büyümüş, hiç sevmediği bir kadından doğan çocuklarını geçindirebilmek için ölesiye çalışan bir küçük atölye sahibinin aynı müzikten etkilenmesini
bekleyebilir miyiz?

Ya da yaşama dışarıdan bakarak gördüklerini yazan bir gazeteciyle ayakta kalmak için bedenini her gün biraz daha tüketmek zorunda olan bir işçinin aynı kitapları benzer duygularla okumasını?

İnsanın, toplumların, yaşamın, sanatın tarihi, çok ilgisiz görünseler de herhangi bir müzik ya da şiirle onu sahiplenen insanların sosyoekonomik koşulları arasında dolaysız bir ilişki olduğunu bize göstermektedir.

Bilgisizliğimi bağışlama yüceliğini gösterecek olursanız ilk sözüm şu olacaktır:

"Doğa bilimlerinde formüller neyse, toplumsal bilimlerde de imgeler odur. Bir ya da birkaç sözcükle kurulan basit görünümlü imgeler bazen toplumların ve tarihin tümünü anlatacak güçte olabilir."

Kıllı bir erkek bedeni üzerindeki kirli atlet görüntüsü nasıl bir toplumsal ve tarihsel anlam taşır? Neler düşündürür?

Özenle seçilmiş giysilerin içinde güzelliğin, varlığın ve bilginin gücüyle gurur ve güven duyan, salınarak seken genç kız nasıl bir gerçeği anlatır?

Kentlerin yüzlerce değişik tipi olan iş ve konut alanlarındaki yaşamlarla köylerin camisi ve mezarlığı arasına sıkışan ömürler aynı olabilir mi?

Sanırım toplumun ve tarihin farklı bölgelerine uzanan bu imgeleri görebilmek, geçmişi ve bugünü olduğu kadar kendini ve başkalarını anlamanın temel yollarından biridir.

....

Sosyal bilimler için de Murphy Yasaları var mıdır?

Kuşkusuz olmalıdır. Doğanın gerektiğinde kendini ve yaşamı düzene sokan basit kuralları bulunur. Toplumların da buna benzer bazı temel işleyiş biçimlerine uyması hiç de şaşırtıcı değildir.

Mühendislikteki Murphy yasaları birçok alana uyarlanmış ilgi çekici söylemlerden oluşur.

Ana önerme "Bir iş yanlış gidebilecekse mutlaka öyle olur" gibi çevrilebilecek "If anything can go wrong, it will!" olarak dile getirilir. (1)

Bu kötümserlik, ya da gerçekçilik, her konuda değişik biçimlerde ayrıntılandırılır.

Örneğin "Bir köprü çökecekse trafiğin en yoğun olduğu gün ve saatte çöker" denir.

Murphy yasaları 1949'da bir hava üssünde doğmuş. Adını bir mühendis yüzbaşıdan, Edward A. Murphy'den almış. (2)

Daha önce dile getirilmiş midir bilmiyorum ama insan ve toplum bilimlerine yönelik Murphy yasalarının temel önermesi yaşam ve ölüm üzerine olabilir.

"Herhangi bir konuda söylenecek söz yaşamı ya da ölümü, ikisinden yalnızca birini savunacaktır" denebilir.

Örneğin "İnsanlar bencildir" genellemesi erkekleri ve kadınları birbirinden uzaklaştırarak yaşamın sonunu getirebilir.

"İnsanın güvenip seveceği biri mutlaka vardır" önermesi umutları canlandıracak, yani yaşamı savunacaktır.

Buna benzer örnekler çoğaltılabilir. Nerede ve ne zaman söylenirse söylensin, ağızlardan çıkan her söz dinleyenlere ulaştığında bir anlam kazanır. Yaşamdan ya da ölümden, var ya da yok olmaktan birini savunur.

"Patron her zaman haklıdır."

"Büyüklerimiz doğrusunu bilir."

"Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın."

"Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar."

"Gerçek bir yolunu bulur."

"Güç, doğruyu ancak erteleyebilir."

"Dünyayı bin yıl yılanlara bırakmak mı? Korkulardan uzak tek bir gün bile kaçarak yaşanan bir ömürden iyidir."

"Kovulanları onuncu köyde bekliyoruz."

....

"Yılın Son Günü", bir sonraki yılın ilk gününden hemen önce gelir.

İki yalnız insan, ummadıkları bir anda birbirlerini bulabilir. Selim ve Sima gibi. (3)

Yaşama umut ve sevgiyle sarılanlara güzel bir yıl diliyorum.

1. Murphy's laws, http://www.murphys-laws.com/murphy/murphy-laws.html
2. Murphy's laws origin, http://www.murphys-laws.com/murphy/murphy-true.html

3. Mehmet Arat, Yılın Son Günü, http://blog.milliyet.com.tr/yilin-son-gunu/Blog/?BlogNo=394924

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder